Ana içeriğe atla

Fahrenheit 451 - Ray Bradbury

 


Fahrenheit 451 Hakkında

Fahrenheit 451, Ray Bradbury'nin 1951'de ilk defa basılan ünlü distopik bir bilimkurgu romanıdır. Baskıcı bir gelecek toplumunun anlatıldığı bu kitap aynı zamanda distopya olarak da sınıflandırılabilir.

Eser, kitapların itfaiyeciler tarafından yakıldığı, insanların sadece televizyonda beyin yıkayıcı şovlar izlediği ve kitap bulundurup düşünen insanların yok edildiği bir gelecekte geçmektedir. Kitap adını, kağıdın 451 Fahrenheit'ta tutuşması gerçeğinden almaktadır. Aynı zamanda ünlü Fransız sinemacı, François Truffaut tarafından da sinemaya uyarlanmıştır ancak Truffaut kendi yorumunu katmayı tercih etmiş ve kurguda bazı değişiklikler yapmıştır. Bu film Türkiye'de "Değişen Dünyanın İnsanları" adıyla gösterime girmiştir.

Guy Montag işini seven bir itfaiyecidir. Televizyonun ve teknolojinin hüküm sürdüğü karanlık bir dünyada okuma eylemi yok olmak üzeredir, zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe vermektedir. Montag'ın işi ise yasadışı üretimlerin en tehlikelisi olan kitapları yakmaktır. Montag yaptığı iş üzerine tek bir gün dahi düşünmemiştir ve tüm zamanını televizyonlarla kaplı odalarda zaman öldüren eşi Mildred'le beraber geçirmektedir. Ancak yeni komşusu Clarisse'le tanışmasıyla tüm hayatı değişecektir. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktır.

"İnsanların, uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne var? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir mi?"

  • "Garip bir biçimde rahatlatan, nadir ve hafifçe insanı mutlu kılan bir mum ışığıydı." (sf. 21)

  • "insanlar daha çok bir meşaleye benziyorlardı; birileri üfleyinceye kadar yanarlardı. Ne kadar nadir diğer insanların yüzleri sizi sizden alıp, kendi duygularınızı, en derin titrek düşüncelerinizi size yansıtırdı?" (sf. 24)

  • "Montag hiç mutlu değildi. Mutlu değildi. Bu sözleri kendi kendine söyledi. Mutluluğunu bir maske gibi takmıştı ve Clarisse maskeyi kapıp çimenlerin üzerinde koşmuştu; gidip kapısını çalarak maskesini geri isteyemezdi." (sf. 25)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Musul Sorunu

MUSUL SORUNU 1. Dünya Savaşı Öncesi Musul Sorunu Musul sorunu olarak tarih kaynaklarında okuduğumuz, bildiğimiz mesele tam olarak Birinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmış bir durum değildir. 1890 yılında 2. Abdülhamit Ermeni asıllı bir tüccarın oğlu olan Kalus Serkis Gülbankyan'a Osmanlı topraklarında petrol rezervleri ile ilgili araştırma yapması için emir verir. Madenler Bakanlığına, Musul ve Bağdat çevresinde geniş petrol yatakları olduğuyla ilgili bir sonuç gönderilir. Bunun neticesinde Sultan, o toprakları - Memalik-i Şahane - Sultanın şahsi arazisi ilan ederek yabancı güçlerin eline geçmesini engellemek ister. Böylelikle Musul sorunu,  enerji sektörünün petrole olan açlığı ve Musul'da bulunan geniş petrol yatakları sebebiyle baş göstermiş oluyor. Osmanlı Devleti'nin dış politikası gereği Alman petrol şirketleriyle bazı antlaşmalar imzalanıyor ve petrol arama çalışmaları yürütülüyor. Bir Alman şirketi olan Anadolu Demiryolları şirketi bu aramaları ...

At Üstünde Selçuklular

AT ÜSTÜNDE SELÇUKLULAR Türkler Orta Asya'dan Maveraünnehir 'e, oradan yavaş yavaş Horasan, İran ve Suriye'ye akmış, nihayet Anadolu'ya yerleşmiştir. Anadoluyu Türkleştirmiş ve İslamı bu topraklara yaymışlardır. Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamın yayılması 10. - 11. yüzyıla Selçuklular dönemine denk gelir. Öyle ki Anadolu'nun Türk yurdu olduğunu Avrupa ve Bizans'a kabul ettiren Miryakefalon Savaşı nı Selçuklular kazanmıştır. Türk tarihinde çok önemli bir yeri olan, bugün yaşadığımız toprakları ilk kez gelip yurt tutan Selçukluları biraz daha yakından tanıyalım... İslamiyet öncesi Türklerde hemen herkes savaşçı olduğu için ordu kavramı diğer milletlerden farklıydı. Ordu-Millet anlayışı dediğimiz bu sistemi Türkler devam ettirdiler. Zorunlu ve daimi olan bu askerlik anlayışı ordunun manevi gücünü ve tecrübesini diğer devletlere nazaran daha üstün kılıyordu. Ayrıca Göktürkler zamanından beri uygulanan 10'lu sistem ordu düzenini sağlamıştır....

Beyaz "Laleler" Ülkesinde - Türkiye

Grigoriy Petrov'un kayıp eseri olan Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı tesadüf eseri bulundu. Yayınlanması için büyük uğraş verildi ve 1923 yılında kitap basıldı. Kısa süre içinde bir çok ülkede ilgiyle karşılanan bu kitap Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dikkatini çekti. Bu kitabı askeri ve normal okulların müfredatına koyulması talimatını verdi. Kitap, Suomi'nin nasıl yükselen bir medeniyet haline geldiğini anlatıyor. Suomi kelimesi  bataklıklar ülkesi manasında kullanılıyor o dönemde. Bugün biz Suomi'yi Finlandiya olarak tanıyoruz. Ulu Önder'in o dönemlerden bu kitabı okul müfredatlarına konulmasını istemesinin bir anlamı vardı elbette. Bu kitap Türkiye'nin yaşadığı ve gelecekte yaşayacağı sorunları bir bir ele alıyor ve çözüm yolları için bizlere ışık tutuyor. Böylelikle ileri görüşlü olan Gazi Paşa biz Türk gençliğine yol gösterecek bir başka rehber daha sunuyor. Bu yazı ile Beyaz Zambaklar Ülkesi'nin bize ne kadar benzediğini anlatmayı...