Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bordo

Yılmaz Özdil'in 1 Mart 2016 'da yazdığı bu yazıyı  harp okulu sıralarında silah arkadaşlarımızla  birlikte okurken gözyaşlarımızı tutamamıştık. Yurdu yaşatmak için can veren yiğitlerin anısına... BORDO Ihlara vadisinin kenarında, başı dumanlı Hasan dağının kıyısında, Aksaray'da dünyaya geldi, 1988 yılında, Güzelyurt kasabasında. 1924'teki mübadele sırasında bugünkü Makedonya topraklarından göçen Türkler yerleştirilmişti oralara... O nedenle sarışındır hep Güzelyurt'un insanı, tıpkı Mustafa Kemal gibi... Enes de öyleydi. Kendini bildi bileli subay olmak istiyordu. Sınava girdi, kazandı, Işıklar Askeri Lisesi'nin yolunu tuttu. Ailesine çok düşkündü. Çocuk yaşta hasret zordu ama, hayalini gerçekleştirdiği için çok mutluydu. 2007'de diplomasını alırken, mezuniyet yıllığına şunları yazdı: "Beni yetiştiren ve bu kutsal yuvaya yollayan biricik anneme ve babama, mülakat sınavından önceki gece yüzüm yara olmasın diye gece boyunca başımda

Er Erkan Özdemir anısına...

Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek. Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i. Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi. ... Şu mehmetçiğin tertemiz yüzü, anasının endişeli bakışı. Her gün ocaklara düşen şehit ateşleri. Daha yirmisindeydi. O anasına babasına, ailesine doyamadı, onlar da ona. Arkadaşlarıyla artık dışarı çıkamayacak. Gezip tozup eğlenemeyecek. Bir kız sevemeyecek, belki sevmişti ama artık ardında, gözü yaşlı bırakacak. Baba olamayacak, çocuğunun ilk adımını atmasının nasıl bir his olduğunu hiç bilemeyecek, ilk baba deyişini duyamayacak. Terör belası 84'ten beri nice canlarımızı kopardı bizden. Bebeğinden yaşlısına

Meskun Mahal Şehitleri Anısına

Cizre'deki meskun mahal operasyonlarında şehit düşmüş olan Bordobereli Üsteğmen Uğur Taşçı . Hatırladınız mı? Türkiye'nin güneydoğusunda savaş vardı bir dönem. Her gün şehit haberleri, hendekler, barikatlar, menfezlere tuzaklanmış eypler... Hendekler belki kalktı ama her gün şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Bir şehidin yasını tutamadan bir başkası toprağa düşüyor. Uğur üsteğmen şehit olduğunda harp 2 ilk dönemi bitirmiş yarı yıl tatilindeydim. Cenazesine gittiğimde herkes oradaydı. Şimdi orada bulunanlardan sadece ailesinin içinde bu acı hala var. Silah arkadaşlarında hala var. Ama o gün oraya gelip cenazeye katılan hiçbir siyasi Uğur üsteğmeni hatırlamıyor bile. Eğer Ömer Halis Demir de Cizre'de, Nusaybin'de velhasıl meskun mahal operasyonlarında ya da dağlarda teröristlerle çarpışırken şehit olsaydı göreceği değer bu olacaktı. Unutulmak. Senin adın demokrasi şehidi olarak anılmıyor belki komutanım, adını zikredenlerin sayısı belki fazla değil. Ama s

Bir Başkadır İstanbul...

İstanbul… Öyle bir şehir ki tarihi asırlara dayanan.  Birden fazla imparatorluğa başkentlik yapmış , asırlarca medeniyetin beşiği olmuş bir şehir…  Nice aşklara ev sahipliği yaptığı gibi nice savaşlar görmüş , bilinçaltı karanlık olan bir şehir…   Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul, 330-395 yılları arasında Roma İmparatorluğu,  395-1204 ile 1261-1453 yılları arasında Bizans İmparatorluğu,  1204-1261 arasında Latin İmparatorluğu ve son olarak 1453-1922 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yaptı. Günümüzde başkent olmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin şüphesiz en önemli ili.  Ticaretin merkezi olan İstanbul’da yaklaşık 15 milyon insan yaşıyor.  Türkiye’nin her bölgesinden zamanında göç etmiş binlerce ailenin aynı havayı soluduğu ,  aynı atmosfer etrafında bütünleştiği bir kültür şenliği halini almış yüzölçümü küçük ama misafiri çok olan şehir.  Yurt dışında birine ülkemizi anlatmaya çalış