AT ÜSTÜNDE SELÇUKLULAR
Türkler Orta Asya'dan Maveraünnehir'e, oradan yavaş yavaş Horasan, İran ve Suriye'ye akmış, nihayet Anadolu'ya yerleşmiştir. Anadoluyu Türkleştirmiş ve İslamı bu topraklara yaymışlardır. Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamın yayılması 10. - 11. yüzyıla Selçuklular dönemine denk gelir. Öyle ki Anadolu'nun Türk yurdu olduğunu Avrupa ve Bizans'a kabul ettiren Miryakefalon Savaşını Selçuklular kazanmıştır. Türk tarihinde çok önemli bir yeri olan, bugün yaşadığımız toprakları ilk kez gelip yurt tutan Selçukluları biraz daha yakından tanıyalım...
İslamiyet öncesi Türklerde hemen herkes savaşçı olduğu için ordu kavramı diğer milletlerden farklıydı. Ordu-Millet anlayışı dediğimiz bu sistemi Türkler devam ettirdiler. Zorunlu ve daimi olan bu askerlik anlayışı ordunun manevi gücünü ve tecrübesini diğer devletlere nazaran daha üstün kılıyordu. Ayrıca Göktürkler zamanından beri uygulanan 10'lu sistem ordu düzenini sağlamıştır. Türklerden etkilenen bazı milletler de bu 10'lu sistemi ordu düzenlerinde kullanmaya başlamışlardır.
Tuğ eski Türklerde Kutsal Sancaktı. Savaş sırasında güçlü askerler tarafından taşınır ve bir nevi manevi bir güç katardı.
Ayrıca Türkler okçulukta oldukça ileri bir milletti. Savaş sırasında yağmur yağma ihtimali ortaya çıkarsa Türkler savaşmaktan kaçınırlardı. Çünkü yağmurlu havalarda oklar işlevsiz hale geliyordu. Ordu gücünde büyük etki sahibi olan okçu birliklerinin savaş dışı kalacak olması da haliyle Türkleri strateji gereği savaşı açık havalarda yapmaya itmiştir.
Türkler bir savaşa girişmeden önce o bölgeye öncü birliklerini, akıncılarını gönderir ve düşmanını ve araziyi öğrenirdi. Bu keşifler sayesinde geliştirilecek stratejiler belirlenir ve avantaj elde edilirdi. Türklerin kullandığı diğer bir muharebe tarzı da yıpratma savaşlarıydı. Türkler göç etmeye başlamalarıyla beraber çoğunlukla kendilerinden sayıca üstün ordularla savaşmak zorunda kalmışlardır. Bu nedenle düşmana vur kaç taktikleriyle, savaş hileleri ile yıpratma harekatları yapmışlardır. Bu yıpratma harekatları sonucu düşman ordusu gittikçe zayıflamış ve artık Türklerle mücadele edemez, bulundukları yerde tutunamaz hale gelmişlerdir. Özellikle Selçuklular, Haçlı Seferleri sırasında kalabalık Haçlı Ordularına karşı oldukça başarılı yıpratma savaşları yapmışlardır.
Osmanlı'da Enderun mektebine ve Yeniçeri ocağına devşirme sistemiyle alınan gayrimüslimler vardı. Aynı sistem Selçuklu devletinde de vardı. Bu kişilere "Gulam" adı verilirdi. Öyle ki Türklük Selçuklu devletinde bu sisteme dahi etki etmişti. Gulamlara verilen takma isimler Türklüğün sembolü olan ve ya Türk kültürünü yansıtan isimlerdir. Arslan, Börü vb. gibi..
Tarihimizde her zaman bazı devlet adamları hükümdarların dahi önüne geçmeyi başarmıştır. Osmanlı'da Yeniçeriler öylesine güçlenmişlerdi ki padişahı tahttan indirecek hatta padişahı öldürebilecek kadar ileri gidebiliyorlardı. Selçuklu devletinin de zayıflamaya başladığı dönem tam olarak güçlü bir devlet adamının sultanın varisini alt ederek kendi istediği kişiyi tahta geçirdiği döneme denk gelir. Sadettin Köpek Alaeddin Keykubad'ın varisi olan İzzettin Kılıç Arslan'ı saf dışı bırakarak bir oldu bitti ile Gıyaseddin Keyhüsrev'i tahta geçirdi. Bu oldu bitti karşısında diğer devlet adamları sessiz kalmak zorunda kaldı. Fakat bu sessiz kalış Kösedağ Savaşı'nda acemi sultan yüzünden dağılan Selçuklu ordusuna ve savaşın kaybedilmesine mal olacaktı. Bu savaştan sonra da Selçuklu kendisini bir daha toparlayamadı. Moğol baskısı ve etkisi gittikçe arttı ve nihayet Selçuklu İlhanlılara bağlı bir devlet haline geldi. Bu süreç Anadolu'da bir otorite boşluğu yarattı. 13. asrın sonlarına denk gelen bu dönemde bir çok beylik bağımsızlığını ilan etti.
Türkler ordu sistemini ilk defa kuran ve kullanan millettir. Geçmişten günümüze bazı terimler değişti. Mesela Selçuklulardaki Emirler bugün General rütbesindeki askerlere denktir. Ordu dediğimiz yapının ismi "Sü" diye ifade edilirdi. Bugün ordu komutanı denen rütbe de Sübaşı olarak ifade edilirdi." Buğ" komutan demekti. Başbuğ doğal olarak Başkomutan anlamında kullanılıyordu.
Onbaşı, ellibaşı, yüzbaşı, binbaşı gibi rütbeler Türklerin bulduğu ve kullandığı ordu sistemiydi. Elebaşı diye tabir ettiğimiz bugünkü söylem geçmişte kalmış olan ellibaşı rütbesinden gelmektedir.
Devlet adamı olmak ateşten gömleği üzerine giymek demekti. Kelle koltukta gitmek demekti. Bir hata bazen hayatlarına mal olabiliyordu. Devlet meseleleri söz konusu olunca da sultanlar bazen çok acımasız olabiliyordu.
Sadettin Köpek, Selçuklu tarihinde aslında önemli bir yere sahiptir. Şöyle ki devletin yıkılmasında büyük pay sahibidir. Osmanlı'dan örnekleyecek olursak entrika çevirme konusunda ve sahip olduğu güç konusunda Mihrişah Sultan'ın kocası, Hürrem Sultan'ın damadı olan Rüstem Paşa gibi bir kişiydi. Nasıl ki Rüstem Paşa sadrazam olarak Kanuni Sultan Süleyman'ı devlet meselelerinde ve Şehzade Mustafa konusunda yanlış yönlendirdiyse aynı şekilde Sadettin Köpek de hem Sultan Alaeddin'i hem de Gıyaseddin Keyhüsrev'i yanlış yönlendirmiştir. Hatta o kadar ileri gitmiştir ki annesinin bir Selçuklu sultanıyla gayrı meşru bir ilişkisinden doğduğunu, hanedan kanı taşıdığını ve doğal olarak Selçuklu tahtında hak sahibi olduğunu iddia etmeye kadar götürmüştü işi. Fakat Gıyaseddin Keyhüsrev uyanık davranarak tahta çıktıktan kısa süre sonra Sadettin Köpek'i öldürtmüştür.
Türklerin yağmurlu havalarda savaşmamalarına okçu birliklerinin etkisiz kalacak olmasını sebep göstermiştik. Bu bilgi muhtemelen bu konuyu daha açık hale getirmiştir. Türklerin attığı oklar zırhları hatta kalkanları delecek güçte idi.
Türk okçusu o kadar mahirdi ki Bizanslı tarihçi Niketas'ın anlatımına göre adeta Türk filmlerini aratmayan sahneler gerçekten yaşanıyormuş. Bir kayalığın tepesine yerleşen bir Türk bir çok düşman askerini oklarıyla öldürmüş. Karşı saldırıya geçme cesareti gösterenlerle de dalga geçmiş. Kendisine atılan oklardan dans ederek kaçıyor ve tekrar düşmanlarını öldürmeye devam ediyormuş. Bu atılan oklar zırhları delecek güçte olduğu da yine Niketas tarafından aktarılıyor...
Sultan Melikşah Selçuklu tahtındayken bazı emirlerin yardımıyla tutsaklıktan kurtulan Sultan Mesud Selçuklu tahtını ele geçirmiştir. Bu süreçteki mücadelelerden birinde Sultan Melikşah'a kinli olan bir emir mızrağını Sultan Melikşah'a çarpar. Melikşah Emir Gazi'nin elinden mızrağını alır ve onunla dalga geçer. "Kadınların da bana mızrak sallamaya başladığından haberim yoktu." diyerek emiri aşağılamıştır.
Türk destanlarından günümüze kurt Türkler için özel bir simgedir. Selçuklu Türkleri, savaş zamanlarında geceleri düşmanlarının psikolojilerini bozmak ve uykularını kaçırmak için kurt gibi uluyorlardı. Yine başka bir savaş taktiği olarak atlarını, takip edilmemek için ters nallamışlardır. Türkiye Selçuklu Devleti'nin kurucusu Sultan Süleymanşah zamanında askerler Fırat Nehri'ni yüzerek geçmişlerdir.
Büyük Türk amirali Çaka Bey, damadı Türkiye Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Arslan tarafından zehirlenmiştir. Türk donanmasının kuruluş tarihi olarak kabul edilen 1081 yılında İzmir'de kendisine donanma kurmuştur. Daha sonra Ege adalarının pek çoğunda hakimiyet sağlamıştır. Bizans'a karşı kazandığı zaferler ilk Türk deniz zaferi olarak kayıtlara geçmiştir. Bu büyük Türk amirali ne yazık ki damadının Bizans kralının kışkırtmalarına kanması nedeniyle bir ziyafet sırasında zehirlenmiştir. Bu hata Türk denizciliğinin güçlenmesinin gecikmesine neden olmuştur.
Türkler savaşlarda başarılı oldukları kadar maalesef masada başarılı değillerdi. Tarihe baktığımız zaman da çoğunlukla sahada kazanmış olduğumuz zaferler çoğu zaman masada kaybedilmiştir. 1897'de Osmanlı-Yunan harbi sonrasında olduğu gibi. Aynı durum Türkiye Selçukluları için de geçerli bir durumdu. Sultan 2. Kılıç Arslan Miryakefalon Savaşı sonrasında esir almak üzere olduğu imparator Manuel'in barış teklifini kabul etmiş ve kaçmasına izin vermişti.
İmparator Manuel, Selçukluların üzerine yürümeye karar vermişti. Konya önlerine kadar geldi fakat şehre giremedi. Geri dönüş yolunda Selçuklular tarafından ağır kayıplara uğratıldı.
Kösedağ meydan savaşında Selçuklular henüz savaş başlar başlamaz dağılmaya ve kaçmaya başlamıştı. Genç ve tecrübesiz olan Sultan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev öncü birliklerin savaşının kaybedildiğini görünce bunu gerçek bir yenilgi sanarak kaçma yoluna gitti. Sultanlarının kaçtığını öğrenen ordu derhal dağıldı ve kaçmaya koyuldu. Bunu bir tuzak sanan Moğollar ancak ertesi gün Selçukluların kaçtığını ve savaşı kazandıklarını anladılar. Bu savaşla birlikte Türkiye Selçuklu Devleti çöküş sürecine girdi. Moğol devletinin bir kuklası haline geldi. 2. Gıyaseddin Keyhüsrev'in tahta çıkışını sağlayan Sadettin Köpek böylelikle devletin de yıkılmasında büyük etki sahibi olmuştur.
Türkler at biniciliği konusunda çok mahir bir kavimdi. Türklerin Orta Asya bozkırlarından Viyana önlerine kadar savaşlarda büyük başarılar elde etmesindeki en önemli etkenlerden biri at biniciliği konusunda çok iyi olmalarıdır. Türk atlı birlikleri düşman daha mevzi alamadan hızlıca saldırıp geri çekiliyorlardı. Neredeyse hiç kayıp vermeden düşmanın ağır kayıplar vermesine neden oluyorlardı.
Türkiye Selçukluları, Anadolu'nun Türk kalmasını ve İslamın bu topraklarda hakim kalmasını sağlamışlardır. Haçlı ordularına karşı büyük savaşlar vermişler ve çok büyük zaferler kazanmışlardır.
Türklerin ilk amirali olan Çaka Bey, Oğuz Türklerinden Çavuldur boyuna mensup idi. Danişmendname ve Aleksiad adlı eserlerde kendisinden bahsedilmiştir.
Türk denizciliğinin kurucusu olan Çaka Bey, Bizans ile yakın ilişki içindeydi. Gizli hedefi de İstanbul'u ele geçirmekti. 11. asırda başlayan bu hayal 15. asırda gerçek olacaktı. Fakat bu hayali gerçekleştirmek Fatih Sultan Mehmed Han'a kısmet olacaktı.
1. Kılıç Arslan Türk denizciliğine büyük bir darbe vurmuştur. Bizans imparatorunun kışkırtmalarına kanarak, kayın babası olan Çaka Bey'i bir ziyafet sırasında katletmiştir.
Anadolu'ya yeni gelen Türkler, Bizans yönetimine nazaran daha iyi bir tutum sergileyince yöre halkı Bizans yerine Selçuklu devletini tercih etmişlerdir. Bunda büyük etkisi olan durum da büyük toprak sahibi olan soylu kesimin, halkı köle gibi kullanmasıydı.
Sultan 1. Kılıç Arslan ve yanlış politikaları nedeniyle devlet henüz kurulma aşamasındayken büyük buhranlar yaşamıştır. Kendi soyundan olanlarla giriştiği mücadele devleti zayıflatmıştır. Oysa Osmanlı Devleti'nin bir cihan imparatorluğuna dönüşmesindeki en büyük sebeplerden biri de kuruluş aşamasındayken diğer Türk beylikleriyle mücadeleye girmek yerine daima gazayı tercih etmesi ve Bizans'ın üzerine yürümesi olmuştur. Kılıç Arslan'ın düştüğü bu hata Türkiye Selçuklu Devleti'nin güçlenmesine engel olmuştur.
Sinop ve Antalya'nın fethiyle Selçuklu denizciliği gelişmeye başlamıştır.
1227 yılında Sultan İzzettin Keykavus Suğdak Seferini düzenlemiştir. Moğol istilasına kadar da kontrol altında tutulmuştur. Bugünkü Kırım sahilleri 13. asırda Selçuklu Türklerinin bir süre kontrolünde kalmıştır. Daha sonra 1475 yılında Fatih döneminde tekrar Türk yönetimine girmişlerdir. Ta ki 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasına kadar... Küçük Kaynarca Antlaşması sonrasında Kırım'a özerklik verildi ve daha sonraki birkaç yıl içinde Rusya tarafından ilhak edildi. Osmanlı bu durumu kabullenemedi ve 1787 yılında Rusya'ya savaş ilan etti. 1792 yılında son bulan savaş neticesinde Osmanlı Kırım'ın Rusya'ya bırakılmasını kabul etmek zorunda kaldı. Özi Kalesi'nin teslim olması 6 ay sürdü. Ruslar buradaki yöre halkının tamamını katletti. Bu haberi alan Sultan 1. Abdülhamid felç geçirerek hayatını kaybetti...
Tarih boyunca Türkler birbirleriyle savaşmaktan geri durmamışlardır. Selçuklu Türkleri Suğdak üzerine gittiğinde, yörenin yerlisi olan Kıpçak Türkleri ve Ruslar birlik olup Selçuklulara karşı savaşmıştır. Fakat Selçuklular savaşı kazanınca haraç ödemeye ve bağlılık bildirmeye mecbur olmuşlardır.
Selçuklular, Haçlı ordularına, Bizans ordularına, komşuları olan diğer Türk devletlerine karşı büyük başarılar kazanmış ve güçlü bir hakimiyet kurmuştu. Anadolu Selçuklularının sayesinde yabancı gezginler dahi 11.-12. yüzyıldan itibaren artık Anadolu'ya Turcia,Turcei, Turkei,Turkeland gibi isimler vermişlerdi. Bu da Selçuklu devletinin Anadoluyu ne kadar Türkleştirmiş olduğunun bir göstergesidir. Haçlı seferlerinin Anadoluyu talan etmesini engellemiş ve kendisinden sonra bu topraklara hükmedecek olanların yine Türkmenler olmasını sağlamıştır. Osmanlı devletini kuran Kayılar oğuzun bir boyudur. Selçuklular da yine aynı şekilde Oğuz Türklerindendir ve Kınık boyundandır.
Selçuklular Anadolu'nun Türkleşmesi, Türklere yurt haline gelmesi ve bir sonraki kurulacak olan devletin Türk beyliklerinden olmasına büyük katkı sağlamıştır. Ayrıca islamın Anadolu'ya yayılmasını sağlamıştır.
Kaynakça : Muharrem Kesik, At Üstünde Selçuklular
İlber Ortaylı, Türklerin Tarihi 1
Wikipedia.org






























Yorumlar
Yorum Gönder